Bölgesel riskler ve zaman baskısı
Aydemir, bölgedeki gerilim ortamının Türkiye'nin güvenlik dokusunu etkilediğine işaret ederken, bununla beraber savunma sistemlerinin güçlendirilmesinin artık zaruri bir yönelim olduğunu değerlendirdi. Coğrafyanın değişen dengelerini yorumlayan Aydemir, çevremizdeki belirsizliklerin Türkiye’ye yeni bir stratejik sorumluluk yüklediğini dile getirdi.
Bunun yanı sıra savunma projelerinin geliştirme sürecinin uzun yıllara yayıldığını hatırlatan Aydemir, bir sistemin testlerden üretim hattına uzanan yolculuğunun sabır gerektirdiğini belirtti. Süreci hızlandırmanın millî kapasite adına kritik olduğunu vurguladı.
Öte yandan Aydemir, bu tabloda zamanın en kıymetli sermaye hâline geldiğini söyleyerek şu ifadeyi kullandı: "Vatanın göğü uyanık olmalı; çünkü göğün sustuğu yerde milletler sessizliğe mahkûm olur."
Hava sahasının korunması ve Çelik Kubbe vizyonu
Aydemir, hava üstünlüğünün devletlerin geleceğini tayin eden temel unsurlardan biri olduğunu aktarırken, bazı küresel aktörlerin Türk Hava Kuvvetlerinin yükselişini sınırlandırma arzusundan söz etti. Bununla beraber Çelik Kubbe projesinin Türkiye'nin hava sahasını tahkim eden bir stratejik zemin sunduğunu ifade etti.
Aydemir, İsrail’e verilen geniş F-35 kapasitesine atıf yaparak, bu güç asimetrisinin dengelenmesi için yerli hava savunma mimarisinin elzem olduğunu vurguladı. Çelik Kubbe'nin saldırı gücünü azaltıp caydırıcı etkiyi artıracağını belirterek, teslim süreçlerinin isabetli zamanda başlatıldığını kaydetti.
Aydemir, bu bağlamda şu sözü paylaştı: "Gökyüzünü koruyamayan uluslar, ufkunu korumaktan uzaklaşır. Ufku kararan milletin de yürüyüşü ağırlaşır."
6,5 milyar dolarlık yeni savunma anlaşmalarının kapsamı
Aydemir, Aselsan ve Roketsan öncülüğünde imzalanan yeni anlaşmaların savunma mimarisine taze bir soluk kattığını aktardı. Sungur, Korkut, Hisar-A, Hisar-O ve Siper Ürün-1 sistemlerinin seri üretime geçmesinin sahadaki gücü artıracağını ifade etti.
Söz konusu anlaşmalarla birlikte Gökdeniz ve Hisar-RF sistemlerinin teslimatlarının da sürdüğünü belirten Aydemir, yeni nesil Siper Ürün-2, Gürs ve Şahin platformları için verilen siparişlerin de önemli bir irade beyanı olduğunu değerlendirdi.
Aydemir, bu süreci değerlendirirken şöyle dedi: "Gayret, bir milletin en ağır zırhıdır. Zırhı güçlü olanın yürüyüşünü hiçbir fırtına durduramaz."
Rusya örneği ve üretim disiplininin önemi
Aydemir, Rusya'nın savunma sanayisinde gösterdiği dönüşüme değinerek, üretim hatlarında yakalanan ivmenin kararlılığın eseri olduğunu belirtti. Aynı zamanda Türkiye'nin de benzer bir üretim disiplinini benimsemesinin gerekli olduğunu ifade etti.
Bu çerçevede Türkiye'nin barış içinde bir gelecek arzuladığını, ancak coğrafyanın yüklediği sorumlulukların da dikkate alınması gerektiğini dile getirdi. Savunma yatırımlarının caydırıcılığı pekiştirdiğini belirten Aydemir, Türkiye'nin bölgede stratejik bir ağırlığa sahip olduğunu söyledi.
Aydemir, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Milletler, göğsünde taşıdığı irade kadar ayaktadır. Bu iradenin meşalesi söndüğünde tarih susar; lakin biz o meşaleyi diri tutmaya kararlıyız."